Farsça çoğul eki -ân ile birlikte kullanılır. Abdallar demektir. Yalın ayak, başı kabak, saç, bıyık ve kaşları kazıtılmış olarak ellerinde bayrakları ile ekseri toplu halde gezen ve ehl-i Beyt sevdalısı olan ve Bâtınîlik inancını yayan dervîş tâifesi için kullanılan bir tabirdir.
Abdalân da denir. Her ikisi “ebdal” in çoğuludur. Osmanlıların ilk devirlerinde Anadolu’da söylenirdi. İran’da dervîş mânâsına kullanılan “abdal” kelimesi miladi on altıncı asırda bu anlamda kullanılmaktaydı. “Kalenderler” ve “ışık” tabiri de aynı manayı ifade ediyordu. Tasavvufta “Kırklar” veya “Yediler” de derler. Sûfîler; âlemi mânen idare eden üç yüz Allah görevlisi kabul ederler. Bunların kırkına “abdal”, yedisine “budela”, dördüne “evtad”, üçüne “nükaba”, birine “kutup” veya “gavs” denilir.
Abdallık bir yaşama biçimidir. Abdal Musa, Kaygusuz Abdal gibi şahsiyetler hep bu dairenin içindedirler. Bunu bir tarikat olarak görenler varsa da bu tarikat hakkında henüz ciddi bir çalışma yoktur. Bektaşîliğin içerisinde yer almaları dolayısıyla bunları bu yolun müntesibi saymak gereklidir. Belki tarikat içerisinde bir farklı neşe olarak görülebilir.
Evliya zümresinden halkın işlerine tasarruf için mânevî izne mazhar olduğuna inanılanlar hakkında kullanılmakta olan bir deyimdir: Kara Abdal, Deniz Abdal… Abdalın lügat mânâsı; dünyâdan habersiz, safderun, alıktır. “Kamus-ı Türkî”de 1) Ahmak ve gönlü saf, 2) hiçbir şeye akıl yormaz kalendermeşrep ve dervîş adam, suretinde tarif olunmuştur. Abdal kelimesi aslen Türkçe değildir. Arapça ‘ebdal’den bozmadır. Ebdal; Arapçada halkın işlerine bakmakla görevli evliyâullah zümresinden olduğuna inanılan bir kişiler demektir. Türkçede “abdal” tekil olarak o topluluğa mensup olan kişiye denmiştir. Bu itibarla (Kara Abdal) karada, (Deniz Abdal da denizde bazı tasarrufa mezun olan veliler demek olur. Sonraları “abdal” kelimesi Türkçede asıl mânâsından saparak, önce evliya rolü oynayıp evliya geçinenlere, kalender ve dervîşlere, miskin ve fakirlere de tamim ve tevsi edilmiştir. İkinci olarak; kalendermeşrep, dervîş yapılı olanlar, para pul işlerine aldırmadıklarından onlara kıyasen iş bilmeyen, kazanca, kâra aklı ermeyen adamlara da “abdal” denmiş ve idraki zayıf ve düşüncesi iptidaî kimselere de isim ve sıfat olmuştur.
İşini bilmeyenlere, kalender geçinenlere, fakirliğin gerektirdiği durum pek tabii olduğundan fakir kimselere, dilencilere de “abdal” denilir. Türkçeye Arapçadan bozularak giren “abdal” kelimesi mânâca birkaç safha geçirmiştir. Bugünkü halde kelimede öne çıkmış olan anlam zihinsizlik ve zihin kısalığıdır.