Ardıç, kozalaklı, güzel kokulu, yapraklarını yaz-kış dökmeyen, yuvarlak ve kara yemişleri ilaç olarak kullanılan kutlu bir ağaçtır. Ardıç ağacı, Türk ve Alevi kültüründe ağaç mitolojisinin önemli bir parçasıdır. Ardıç ağaçlarının, dağ ve tepelerde yalnız yaşayan ağaçlar olmaları, onların Tanrı tarafından dikildiği inancının yayılmasına sebep olmuştur. Ardıcın Tanrı tarafından dikildiği inancı bugün Anadolu’da Aleviler arasında halen yaşamaktadır.
Velayetname’de anlatıldığına göre; Hacı Bektaşî Veli, insanlardan korunmak amacıyla yüksek bir tepede bulunan ardıç ağacının yanına gelip, ardıçtan kendisini saklamasını ister. Ardıç hemen dal ve yapraklarıyla beraber bir çadır biçimine girer ve Hacı Bektaşî Veli’yi içine saklar. Halk Hacı Bektaş’ı bulamaz. Halktan kurtulan Hacı Bektaş ağacın içinde kırk gün çile çıkarır, ibadet ve riyazet yapar. Şu ana kadar bu ağaç “Devcik Ardıç” diye bilinir ve hâlâ ziyaret edilmektedir. Türk dünyâsında olduğu gibi Anadolu’da da en yaygın kutsal ağaç, ardıç ve dikenli çalıdır. Bu iki ağaç özellikle nazara karşı kullanılmaktadır. Tanrı kutunun sembolü olan bu ağaçların bulunduğu yerlerde şeytanın ve kötülüğün yaşayamadığına inanılmaktadır.
Alevi köylerindeki kutsal mekanlarda mutlaka Ardıç ağacı bulunur. Ziyaret yerlerindeki Ardıç ağacını kesenlerin başına kötü bir olay geleceğine inanılır. Birisi ağır bir hastalığa yakalanmışsa ve geçmişte ardıç ağacı kesmişse, bu kesmiş olduğu ardıç ağacıyla ilişkilendirilir.