İmam Hasan el-Askeri, hicri 232 yılının Rebîülevvel veya Rebîülâhir ayında (Kasım-Aralık 846) Medine’de dünyaya gelmiştir. Sâmerrâ’da doğduğunu ileri süren rivayetler de bulunmaktadır. Babası onuncu imam Ali el-Nakî’dir. İki ya da üç yaşlarında iken babası ile beraber, Abbâsî Halifesi Mütevekkil-Alellah tarafından Sâmerrâ’da zorunlu ikamete tabi tutulmuştur. Hayatı boyunca buradan ayrılmasına izin verilmeyen İmam Hasan b. Ali bu sebeple Askerî nisbesiyle anılmıştır. Kendisine ayrıca Sâmit, Zekî, Nakī, Refîk, Hâdî ve Hâlis gibi lakaplar verilmiştir.
Büyük kardeşi Ebû Ca‘fer Muhammed babasından önce vefat ettiği için İmam Ali el-Naki ölümünden (254/868) dört ay önce Hasan el-Askerî’yi kendsine halef tayin etmiştir. Abbâsî yönetimince çok sıkı bir kontrol altında tutulan Hasan el-Askerî hayatı boyunca taraftarları ile pek temas imkânı bulamamış, ancak babasına da hizmet eden Ebû Amr, “humus” adlı imama verilmesi gereken vergileri İmam adına toplayarak kendisine ulaştırmıştır.
İmam Hasan el-Askerî 260 yılı Rebîülevvel ayının başında (874 Aralık sonu) hastalanmış ve bir hafta süren şiddetli hastalık sonucunda 8 Rebîülevvel 260 (1 Ocak 874) tarihinde vefat etmiştir. Rivayetlere göre Halife Mu‘temid-Alellah’ın evine gönderdiği doktorlar tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Babası onuncu imam Ali el-Naki’nin mezarının yanına defnedilmiştir. Büveyhî Hükümdarı Muizzüddevle’nin 335’te (946) yaptırdığı, XIX. yüzyılın sonlarına doğru İran Hükümdarı Nâsırüddin Şah tarafından geniş çapta tamir ettirilen bu iki türbe bugünkü Sâmerrâ’nın en önemli âbidesidir.
İmam Hasan el-Askeri’nin vefatının ardından İmamet oğlu İmam Muhammed el-Mehdi’ye geçmiştir. İmam Mehdi’nin doğumunda, Askerî’nin teyzesi Hakîme bint Cevâd’ın hazır bulunmuştur. Alevilere göre İmam Mehdi gaybete girmiştir ve zuhuru halen beklenmektedir.