İnsan Suresinin ilk ayetindeki “İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir?” (İnsan Suresinin 1. Ayeti:“Hel etâ alâl insâni hînun mined dehri lem yekûn şey’en mezkûrâ (mezkûran)”) Ayetinin Alevi ve bektaşiler arasında bilinen adı Hel Eta’dır. Noyan Dedebaba bu “hel etâ” (geldi geçti mi?) ibaresinin ehl-i beyt için söylenmiş olduğunu belirtmektedir. Hz. Fâtıma ve Hz. Ali oruçluyken üç gece rızklarını ihtiyaç sahiplerine dağıtmışlardır. Aleviler, İnsan Suresinin bu durumu anlattığını ve ilk sorunun da bu durumu belirttiğine inanmaktadırlar. Bu tasavvufun bir kısmında ve Bektaşî çevrelerde de kabul görmektedir.
“Ahsen-i Takvîmi sensin ey velâyet meskeni
Hel etâ şânına geldi yâ Aliyye’l-Murtazâ” (Noyan, III, 71)
Azbî Baba da şöyle der:
Dedim ben Kanberim geldim Alî’den cevherim vardır
Rumûz-ı hel etâ yâni ve yebkâ veçhin anla
Azbî baba:
Ben Kanberim geldim, Ali’nin cevheri var bende
“geldi geçti mi? sırrını yani baki olan yüzünü anla
Nâzildir şânına sırr-ı hel etâ
Gelmişiz kapına umarız atâ
Gerçi çoktur bizde cürm ile hatâ
Şefaatkânımız sensin efendim
Sıdkî Baba:
Hel etâ sırrı Ali’nin şanına geldi
Biz onun apısında bir şey vermesini umanlarız
Gerçi bizde suç ve hata çoktur
Efendimiz Ali’nin şefaatini bekleriz