Bektaşîler vahdet-i vücudun en net görüntüsünün Hz. Muhammed ile Hz. Ali arasında olduğuna inanırlar. Bunu bir sır olarak nitelendirirler. Giritli Ali Baba bunu şöyle belirtir: “Miraç gecesi Âlemlerin övüncü bir konuda hayrete düştü ancak Allah işin hakikatini bildirip onu teselli etti. Allahla miraç gecesi onunla doksan bin kelam ederlerken Resulullah bir an için konuşanın Hz. Ali olduğunu sandı. Çünkü fark edilemeyecek bir benzerlik bulunmaktaydı. Alahu Teâlâ hazretleri Resulullah’a bir müşkül olup olmadığını sorunca o “evet ya Rab” diye cevap verdi. Allah “Ya Muhammed ben senin gönlüne nazar kıldım, orada Ali muhabbetinden başka bir şey göremeyince onun sesiyle ve tavrıyla muhabbette bulundum” dedi. Resulullah bunun üzerine bu simgenin (rumuzun) hakikatine vakıf olduğu için teselli buldu. Bu simgenin hakikati şudur: Sen, Âlemlerin övüncünün Hz. Ali hakkında “eti etimdir, kanı kanımdır, ruhu ruhumdur”, “Ali ve ben aynı suretteyiz”, “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır”, diye buyurduğunu söylüyorsun. Resulullah bu hiç kimsenin inkâr edemeyeceği hadislerle Hz. Aliyle tek vücut olduklarını ifade etmektedir. Bir gün Hz. Ali’nin hasta olduğunu Hz. Muhammed’e bildirdiler. Orada işinin ehli Yahudi bir tabip vardı. Onu çağırtıp “nabzıma bak gerekli tedaviyi yap” dedi. Tabip “hasta olan Ali’dir, sizde hastalık yok ki” deyince Resulullah elini uzatıp ısrarla nabzına bakmasını istedi. Tabip de nabzına bakıp gerekli tedaviyi yapınca o dem Hz. Ali iyileşti ve Hz. Muhammed’le görüştü. Tabip bunu görünce sıdk ile imana gelerek onun bağlılarından ve sırra ulaşanlardan (erbab-ı tahkik) oldu. Bu herkesçe bilinen bir şeydir Ali Muhammed’den Muhammed Ali’den ayrılamaz. Miraç gecesi Ali’nin sesiyle yapılan konuşmayı böylece bilmiş oldun.”
Yüce Sultanım
Derde dermanım
Bedende canım
Hü demek ister
Ali sırrında
Tevhid nurunda
Mahşer yerinde
Hü demek ister
Yunus Emre
Muhammed Mirac’ın yoluna girdi
Bu sır gayet sır içinde sır idi
Şir donunu, Hatem mührünü verdi
Bu sırrı kim ey eder Ali’den gayrı?
Abdal Musa
Behey kardeş, yolumuza giremezsin demedim mi?
Bizim gizli sırrımıza eremezsin demedim mi?
Bu sırrı değmeler bilmez, bilenler de haber vermez,
Bu sırrı gayrı göz görmez, göremezsin demedim mi?
Kaygusuz Abdal