Alevi dedelerine Aleviliği nasıl tarif ettiklerini sorduğumuzda, tamamının vermiş olduğu cevap aynı olmuştur; “Alevilik Allah, Muhammet Ali yoludur.” İstisnasız tüm Alevi dedeleri, Allah-Muhammet-Ali kavramlarıyla ne kastettiklerini ise Uluhiyet, Nübüvvet ve Velâyet kavramlarıyla açıklamışlardır. İslam kelâmı da esasen üç esas üzerine (usûl-i selâse) üzerine bina edilmiştir. Bunlar uluhiyet, nübüvvet ve ahirettir. Uluhiyet ilkesiyle Tanrının varlığı ve birliğini kastedilirken, nübüvvet ile Tanrının gönderdiği peygamberin gerekliliği vurgulanmaktadır. Ahiret ise dünya hayatının ardından ikinci bir hayatın varlığına iman olarak izah edilmiştir. Elbette ki Aleviler, ahiret kavramı yerine velâyeti yerleştirmemişlerdir. Ahirete iman hem Alevi yazmalarında hem de Alevi dedeleri arasında kabul edilen bir husustur. Ahirete iman hususunda bir şüphe yoktur. Vurgulamaya çalıştığımız şey, velâyetin Aleviler açısından temel inanç esasları arasında görüldüğüdür.
Bütün Alevi dedelerinin benzer şekilde telaffuz ederek aynı şeyi kastettikleri Allah-Muhammet-Ali kavramı, Aleviler açısından amentü olarak da algılanmaktadır. Nitekim bu makamlar Allah’a, peygambere ve peygamberin vasisi Ali’ye itaati ifade etmektedir. Uluhiyet, nübüvvet ve velâyeti kabul etmeden Alevi olmak mümkün görülmemektedir. Denilebilir ki Alevileri diğer Müslüman topluluklardan ayıran temel unsur bu üç esas üzerinden şekillenmektedir.