Kategoriler

Aşura / Aşure

 

Âşûrâ Arapça on rakamıyla ilişkili olarak aşr ve âşir kelimelerinden türetilmiştir. Bazı dilbilimcileri develerin güdülmesi anlamına gelen Arapça ışr kökünden türediğini söylemekle birlikte, kabul edilen görüş on sayısı ile ilişkili olduğudur.

Âşûrânın kökeni ile ilgili İslam kaynaklarından birbirinden farklı çok sayıda fikir ileri sürülmektedir. Çoğunluğu varsayıma dayanan bu fikirlerden İmam Hüseyin’in şehadetiyle ilgisi bulunmayanlardan birincisi; Âşûrânın, Hz. Mûsâ ve kavmini Firavun’un zulmünden kurtardığı gün olduğu yönündedir ve Yahudiler bu günü oruç tutarak geçirirler. Müsteşriklerin de benimsediği bu görüşe göre Müslümanların ve dolayısıyla da Alevilerin mübarek bir gün olarak kabul edip oruç tuttukları Aşûrâ günü Yahudilik kaynaklıdır. Alevi inancında da yer yer zikredilen ikinci görüş ise Âşûrânın, Hz. Nûh’un gemisinin karaya çıkışıyla ilişkili olduğu yönündedir. Bu görüşe göre Hz. Nuh’tan itibaren bütün Sâmî dinlerde Aşura günü oruç tutmak mevcuttur ve Câhiliye Arapları da Hz. İbrâhim’den beri bugünü kutsal kabul ederek oruç tutmuşlardır. Bu konudaki rivayetlerden biri şu şekildedir: “Âşûrâ Câhiliye devri insanlarının oruç tuttuğu bir gündü. Resûlullah’a âşûrâ konusu sorulmuş, o da, ‘Âşûrâ Allah’ın günlerinden bir gündür, dileyen bu günde oruç tutsun, dileyen tutmasın’ buyurmuştur” Ayrıca Aşûrâ gününün kutsiyetinden dolayı bu günde Kâbe örtülerinin değiştirildiği rivayet edilmektedir. Araplar arasında Hz. İbrahim’in Aşure günü doğduğuna dair inanışlar bulunmaktadır.

Diğer taraftan Sünni Müslümanlar arasında Âşûrâ gününe dair değişik rivayetler de bulunmaktadır. Söz konusu rivayetler bu günü: Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edildiği, Hz. Yûnus’un balığın karnından çıkarıldığı, Hz. Mûsâ ve Îsâ’nın doğduğu, Hz. Süleyman’a mülkün verildiği, Hz. Dâvûd’un tövbesinin kabul edildiği, Hz. Peygamber’in geçmiş ve gelecek bütün günahlarının affedileceğine dair kendisine Allah tarafından teminat verildiği ve Mekke’den Medine’ye hicret ettiği gün olarak tavsif ederler. Ancak neredeyse tamamı uydurma olan bu türden rivayetlerin hiçbir doğruluğu yoktur.

Hz. Peygamberin Medine’ye hicretten sonra Muharrem ayında düzenli olarak oruç tuttuğu ve oruçtan haberdar olmayanlar için tellallar çıkararak âşûrâ orucunu halka duyurduğu, geceleyin kalkarak oruca niyet etmeyenlerin günün yarısında haberdar olsalar dahi o andan itibaren oruca başlamalarını emretmiştir.

Aşura gününün kaynağına dair yukarıdaki iki rivayetin doğruluğu tartışma konusuyken, tartışmasız olan ve Aşura gününde gerçekletiği kesin olan tek şey; İmam Hüseyin’in 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Kerbelâ’da şehid edilmesidir. İmam Hüseyin’in bu günde Yezit taraftarları tarafından katledilmesi, İmam Hüseyin’i sevenler tarafından Aşura gününün acıların tazelendiği bir matem günü olarak kabul edilmesine vesile olmuştur. Bu günü sadece Aleviler değil, Şii ve İsmaililer de Matem günü olarak kabul etmektedir. Hatta Şiîler, her yıl dövünerek, kendilerine işkence yaparak bu günde matem orucu tutmaktadırlar. Zincirlerle kendilerine vurma adetinin ilk olarak Fâtımî devleti zamanında devlet merasimleriyle gerçekleştiği, daha sonra bu merasimlerin Şiileşen İran’da da gelenek halini aldığı söylenmektedir. Ali taraftarı tüm grupların matem günü olarak kabul ettikleri Âşûrâ, Emevîler tarafından Kerbelâ faciasını unutturmak maksadıyla bayram kabul etmiş ve kutlanmıştır. Bu bayram geleneğini diğer bazı Sünni gruplar da sürdürmüştür. Hatta Fâtımî Devleti’nin yıkılmasından sonra şenlikler düzenerek, tatlı yiyecekler pişirilmiş ve İmam Hüseyin’in Aşura gününde katledildiğini unutturacak rivayetler uydurulmuştur.

İmam Hüseyin’in şehadetinden dolayı Alevilerin dinî geleneğinde önemli bir yer tutan âşûrâ, aynı zamanda, muharremin onuncu günü başlamak üzere daha sonraki günlerde de pişirilip dağıtılan tatlı çorbaya (aşure) ad olmuştur. Çok eskiden zamanlardan beri devam eden aşure aşı pişirme geleneği, Aleviler arasında oldukça yaygındır. Muharrem ayının birinci gününden itibaren başladıkları ve On iki İmam orucu olarak adlandırdıkları oruçlarını 12 gün tuttuktan sonra hemen hemen her hanede Aşura kazanı kaynatılır ve Kerbela Katliamından sağ olarak kurtulan İmam Zeynelabidin aşkına tüm komşulara dağıtılır. Köylerde Aşure dağıtma işlemi kovalara doldurulan Aşura hane hane dolaştırılarak yapılır. Kapısı çalınan her evden bir tabak istenir ve tabağın içi Aşura doldurularak geri verilir. Kapısı çalınan hane sahibi evde yoksa Ağura sahiplerinin beraberlerinde getirdikleri yedek kaplara Aşura konulur ve ev sahibinin geldiğinde rahatlıkla göreceği bir yere güvenli bir şekilde yerleştirildikten sonra diğer hanelere dağıtılmaya devam edilir.

Osmanlılar zamanında da devlet görevlileri tarafından Aşura pişrilip dağıtıldığı bilinmektedir. Anlatıldığına göre; başkent İstanbul’da kiler ağaları tarafından hazırlanan aşura, muharremin onundan itibaren “aşure testisi” adı verilen özel kaplarla hem saray dairelerine hem de vatandaşlara birkaç gün süreyle dağıtılırdı. Bu etkinliğin devlet tarafından yerine getirilmesinde Yeniçeriler ve Yeniçerilerin Bektaşilik ilişkisi etkin rol oynamış olmalıdır. Diğer taraftan Anadolu’da da zengin aileler ve esnaf teşkilâtları tarafından Aşura pişirilerek, sebilciler ve duâgûlar eşliğinde halkın iştirak ettiği merasimlerde vatandaşlara dağıtılırdı. Bazı bölgelerde aşure dağıtımından sonra kurban kesildiğinden bahsedilmektedir. Kurban kesme adeti günümüzde de bazı Aleviler arasında devam etmektedir. 12 yıl aralıksız düzenli olarak Muharrem orucunu tutan kişi on ikinci yılın sonunda Kurban keserek, etini pişirerek veyahut da eşit parçalara bölerek tüm komşularına dağıtmaktadır. 12 yıl sonunda bazı olumsuz durumlardan dolayı kurban kesemeyecek durumda olanlar ise kurban kesecek imkânı yakalayana kadar on ikinci yıl orucunu devam ettirmektedirler.

Kaynaklar ve bibliyografya

YUSUF ŞEVKİ YAVUZ, “ÂŞÛR”, TDV İslâm Ansiklopedisi, 4. Cilt, 1991, İstanbul, S. 24-26

L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1924-27, III, 207-208.

M. Smith, “ʿAşūre and, in particular, the ʿaşūre of Muharrem”, , VIII (1984), s. 229-231.

Makaleyi beğendiniz mi?
Gönderiyi paylaş
Tarihinde güncellendi 12. Temmuz 2024

Feedback

Ihre Meinung ist uns wichtig! Nutzen Sie unser Feedback-Formular, um uns Ihre Gedanken und Anregungen mitzuteilen.
Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.

Geri bildirim

Görüşleriniz bizim için önemli! Düşüncelerinizi ve önerilerinizi bize bildirmek için geri bildirim formumuzu kullanın.

Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.

Konu isteği

Alevilikle ilgili hangi konuların ilginizi çektiğini bize bildirin. Konu önerileri için formumuzu kullanın!

Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.